Denizlerimize Ait Hava Tahmin Raporu
2 Ocak 2017Denizlerimize Ait Hava Tahmin Raporu
3 Ocak 2017Tarihin Tozlu Sayfalarından ;
2300 yıllık Girne batığının müthiş öyküsü
Zaman, milattan önce ( M.Ö ) dördüncü yüzyılın sonları…
Bir başka deyişle,
Büyük İskender’in ölümünün hemen sonrası…
Kıbrıs’ta, Girne Limanı’nda hummalı bir hazırlık var…
Hava biraz rüzgarlı…
Kırklı yaşlarındaki ticaret gemisi, sefere hazırlanıyor…
Antik Liman’daki işçiler ve geminin dört mürettebatı heyecan içinde son kontrollerini yapıyorlar…
İçi şarap ve zeytin yağı dolu yüzlerce Amfora ve binlerce badem, gemiye yerleştiriliyor… Mürettebatın yiyecek ve içecek ihtiyacını karşılayacak olan erzaklar ve diğer malzemeler de gemideki yerini alıyor…
Sefer için, her şey hazır…
İstikamet, Ticaret yapılacak ülkeler…
Ve Gemi…
Akdeniz’in sıcak ve tuzlu sularına doğru, yelkenlerini açıyor…
Belirlenen Rota’ya doğru yolculuk başlıyor..
Bu yolculuğun, son seferleri olacağından habersiz..
Dört çift göz, Son bir kez daha dönüp arkasına bakıyor..
“ Güle Güle” Akdeniz’in güzeller güzeli ülkesi, Ada “KIBRIS”…
Girne batığının hikayesi, 2300 sene önce, işte böyle başladı… Rotasının kesin olarak neresi olduğu anlaşılamayan gemi, limandan ayrılır ayrılmaz, sebebi tam olarak bilinmeyen bir nedenden dolayı, Kıbrıs sularına gömülür. Gemi, Binlerce yıl su altında kaldıktan sonra, 1968 İlkbaharında, Kıbrıs’taki en önemli keşiflerden biri olarak nitelendirebilecek bir arkeolojik çalışma ile yeniden su yüzeyine çıkartılır. Girne batığının bu etkileyici hikayesini bugün sizlerle paylaşacağız.
Sene 1965 ve 1968-69 “Zorlu bir bulmacanın parçalarını birleştirmek”
İlk olarak, 1965 senesinde, Andreas Cariolou isimli Kıbrıslı Rum bir sünger avcısı tarafından tespit edilen Girne Batığı, ABD’deki Pensilvanya Üniversitesi tarafından deniz dibinden 1968-9 yıllarında çıkartılmıştır. 2001 yılında hayata gözlerini yuman Michael Katzev ve eşi Susan Katzev başkanlığında, iki yıl boyunca, yaklaşık 50 kişilik ekip tarafından, yürütülen su altı araştırma ve kurtarma çalışmaları neticesinde, On binlerce parçaya ayrılan gemi hamulesi, bir plan dahilinde parça parça su yüzüne çıkartılarak, yeniden birleştirilmiştir. Bu adeta, zorlu bir bulmacanın parçalarını birleştirmek gibiydi. (Laina Swiny)
Kıbrıs Türk Rehberler Birliği’nin (KITREB) düzenlemiş olduğu seminerlere katılan ( Eylül 2010 ve Temmuz 2012 ) o yıllardaki kazı heyetinde görev yapan Laina Swiny ( Helena Wylde Swiny) , bizlere o yıllarda yaşamış olduğu tarifi imkansız heyecanın birebir tanığı olarak değerli bilgiler aktarmıştı. Arkeoloji hayatına henüz 25-26’lı yaşında iken başlayan, genç Arkelog’tan, “Girne Batığı’nın Hikayesini” 45-50 sene sonar, yani yaklaşık 70 yaşında iken dinlemek, benim açımdan güzel bir deneyimdi. Girne Batığı ile başlayıp ve şuanda 70 yaşlarında olmasına rağmen meslek hayatına bu serüvenin yarattığı heyecan ile devam etmesi gerçekten takdire şayan bir durum. Onu dinlerken, kendimi adeta “Yaşayan Tarih”ten ders alıyormuşum gibi hissettim. Gemi ile başlayıp, gemi ile sona eren bir kariyer…
Girne Batığı hakkında önemli bilgiler
Doksan (90) ayak yani yaklaşık 30 metre derinlikten, parça parça su yüzüne çıkarılan gemi, dünya’da deniz dibinden çıkarılıp birleştirilen, en eski Batık Gemi (ticaret gemisi) unvanını taşıyordu. Ta ki Uluburun batığı, Türkiye’deki Kaş açıklarında keşfedilinceye dek…
Gemi’nin dört kişi olduğu belirlenen mürettebatından ve geminin taşıdıklarından arda kalan, 2300 yıllık muhteşem bir tarihçe yanında, On binlerce parça, ve bu parçaların aralarında bulunan, yaklaşık 400 adet Amfora (Rodos, Kıbrıs, Girit), 29 adet basalt değirmen taşı, 9000 kadar badem ve dört kişinin gündelik kullanıma göre ayarlanmış araç gereçlerdir. Tüm bunlar bize o döneme dair, önemli ipuçları vermektedir.
Yürütülen araştırmalar neticesinde, 15 m uzunluğunda ve 4.4 m genişliğindeki geminin yapımında, Kızıl Çam (pinus Bruthivia-Halep çamı ) kullanıldığı tespit edilmiştir. Oldukça sağlam bir malzeme olan, Kızıl Çam, belki de geminin günümüze kadar ulaşmasının başlıca sebepleri arasındadır.
Rotası bilinenin aksine belli değildir. Çünkü gemi o kadar sığ bir yerde batmıştır ki, bunu bilmek tahmin etmek mümkün değildir… Peki neden mi battı? En kolay teori, Korsanlar tarafından saldırıya uğradığı yönünde olsa da, diğer bir varsayım da, kötü hava şartlarıdır. Gemi battığı zaman, birçok kaynakta yazılanın aksine kırk yaşındaydı. Su altı arkeologlarının, aktardıkları bilgilere göre, Girne’de daha onlarca batık su yüzüne çıkarılmayı beklemektedir. 3 Mart 1976 tarihinde açılan Batık Gemi Müzesi, Girne Kalesi içerisindeki ilk müzecilik canlandırmalarından biri olup, Batık gemi özel ultraviyole ışıklandırma ve havalandırma sistemi ile korunmaktadır… Güney Kıbrıs’taki Agia Napa bölgesinde, oluşturulan “Talassa (Deniz) Müzesi’nde” , Girne Batığı’nın tamamı ile aynı ölçülerde bir benzeri yapılmıştır. Su üzerinde yüzen gerçeğe yakın benzeri ise Yunanistan’da yapılarak, geçtiğimiz yıllarda, çeşitli limanları ziyaret etmiştir… Girne’yi de ziyaret eder mi? Sanmam, ancak umarım ki bir gün eder.
Çatı’dan düşen toz zerrecikleri gemi’yi olumsuz etkilese de, Girne Batık Gemisi, Robin Piercie’nin teknik öğretisini devam ettiren, Pembe Özen ve Esra Çelikeri tarafından profesyonel yöntemlerle yılda bir sefer temizlenmektedir. Aldığım bilgiye göre, Nem oranının %50-60 civarında olması ve geminin 19-20 derecelik oda sıcaklığında korunması
gerekiyor.
TARİH, tüm insanlığın ortak geçmişinin mirasıdır!
Tarih, tüm insanlığın ortak geçmişinin mirasıdır. Ülkemizdeki Girne Batığı da bunu ispatlayan, en önemli değerlerimizin başında gelmektedir… Girne Batığı’nı, turizm tanıtımında daha fazla kullanmak, gizem yüklü hikayeleri bulunan, Kıbrıs adasına olan ilgiyi olumlu anlamda artıracaktır.