Denizlerimize Ait Hava Tahmin Raporu
9 Ocak 2017Denizlerimize Ait Hava Tahmin Raporu
10 Ocak 2017Tarihin Tozlu Sayfalarından ;
“SS KURTULUŞ GEMİSİ”
SS Kurtuluş, II. Dünya Savaşı’nda Yunanistan’ın Nazi Almanyası’nın işgali altında bulunduğu dönemde bu ülkeye Türkiye’den insani yardım taşınmasında oynadığı rol ile tarihe geçmiş bir Türk kuru yük gemisidir.
Kurtuluş gemisi; 1883 İngiltere yapımı, 1741 gros tonluk, 76,5 metre boyunda, 10,7 metre eninde, 900 beygir gücünde buhar türbinli makinası olan bir yolcu ve yük gemisiydi. Gemi, sahibi tarafından bu zorlu yolculuk için hazırlanmış. Uluslararası kanunlar gereği, bordasına ‘Kızılay’ forsu işlenmiş ve büyük puntolarla ismi yazılmıştı. İstanbul ve diğer Anadolu kentlerinden toplanılan tonlarca, yiyecek, giyecek, ilaç, mektup ve özel eşyalardan oluşan yükünü yüklemiş, Yunanistan’ın Pire Limanı’na hareket etmişti. İzleyecekleri rota çok tehlikeliydi. Ege Denizi’nde serseri mayınlar ve denizaltılar cirit atıyordu. Fakat içindeki bir avuç mürettebatla büyük bir vazife yüklenmişti Kurtuluş. Anadolu’nun cefakâr insanlarının dişinden tırnağından arttırıp biriktirdikleri yardım malzemelerini, savaşın yaşattığı ızdırapları bir nebze olsun dindirmek için 13 Ekim günü İstanbul limanından saat 15.00 sularında demir aldı. Gemi iki gün sonra Pire Limanı’na varmış, yolda şans eseri tehlikeli bir durum yaşamamıştı. Limana vardıklarında insanlar sevinç ve gözyaşları içinde iskeleye koşmuştu. Gemi personeli ve görevli Kızılay yetkilileri yükün muntazam indirilmesi için canla başla çalışmış, Yunan yetkililerin minnet dolu sözlerine; “Bu bizim görevimizdi.” diyerek teşekküre gerek olmadığını söylemişlerdi. Açlıktan benzi sararmış, bir deri-kemik kalmış Yunan halkının gönlünde taht kurmuştu ‘Kurtuluş’… Geminin isminin kısa bir geçmişte Yunanlılara karşı gerçekleştirilen savaşın ismini taşıması ise kaderin bir cilvesi miydi bilinmez… Kızılay’ın devam eden yardımlarını Pire Limanı’na attığı dört sefer de başarı ile gerçekleştirmişti. Tehlikelerle dolu görevde Kızılay heyetinin başında Feridun Demokan bulunuyordu. Almanların katı yasaklarına rağmen, Yunan halkının yaşadığı açlığı, gizlice çektiği fotoğraflarla belgelemişti. Amerika’ya ulaşan bu fotoğrafların; Life Dergisi’nde yayımlanması ile Amerika ve Kanada ayağa kalkmıştı… Türk basının yardım yapılması konusundaki çağrıları ve Amerika’nın tepkileri karşılık bulmuş, sonunda İngiltere uyguladığı ambargoyu kaldırmıştı. Kurtuluş’un ilk getirdiği haberler sonrasında çıkan gazetelere göz gezdirdiğimizde, Vatan gazetesinin başlığı dikkat çekiyordu ; “Azrail maskesini atmış, Yunan halkını pervasızca biçiyor…”
Marmara Adası1935 yılındaki büyük depremin yaraları yeni yeni sarılan Marmara Adası’nda halk, bastıran kara kış ve İkinci Dünya Savaşı’nın getirdiği ekonomik sıkıntılarla boğuşuyordu. İlan olunan sıkıyönetim ve Trakya sınırına yakın olduğu için, Kara Kuvvetleri’ne bağlı askeri bir müfreze adaya konuşlandırılmıştı. Ada’da uyguladığı katı yönetimle hafızalardan silinmeyen müfreze komutanı o tarihte henüz teğmen olan, sonraki yıllarda Türkiye’nin yakından tanıyacağı; Alparslan Türkeş’ti. Adada ekmek karne ile dağıtılıyor, yokluktan ev ve işyerlerinin aydınlatması için zeytinyağı ile çalışan kandiller kullanılıyordu. Fakat buna rağmen Tahsin Furtun’a ait balık konserve fabrikası depremin getirdiği yıkımın ardından betonarme olarak yeniden yapılmış ve üretim durmamıştı. Ticari antlaşmalar gereği Almanya’ya ve diğer ülkelere ihracat yapılmaktaydı. Kahvede ajans haberleri pür dikkat dinleniyor, askerde olup dönüş zamanı gelenler gelmiyordu. Kapı önlerinde adalı kadınlar endişeli sohbetler yapıyordu. Böyle bir günün sabahı adanın Kuzey’inde, beyaz karanlıkta ilerleyen kahraman gemi, gelen sondan habersizdi. Pire Limanı’nda özlemle beklenilen Kurtuluş gemisinin, acı acı düdük sesi yankılanmaktaydı Marmara’nın zemheri ile beyaza bürünen dağlarında…
Domuz burnu kayalıklarına bindiren Kurtuluş gemisinin batmadan önceki vaziyeti…Kurtuluş gemisi 21 Şubat 1942 günü çıktığı altıncı seferinde Marmara Denizi’nde tipi fırtınasına yakalanmış, sabah saat 04.00 sularında görüş mesafesinin iyice düşmesinden dolayı, Marmara Adası ‘Domuz Burnu’nda büyük bir gürültü ile kayalıklara bindirmişti. Derhal, Rıdvan Kaptan telgraf çekerek durumu İstanbul limanına bildirilmişti. Fakat sancağına doğru yatan gemi yaralanmıştı ve su alıyordu. Gemiyi terk emri verilmiş ve mürettebat filikaları denize indirmişti. Fırtınanın şiddeti ilerlemelerine imkân vermemiş, bu nedenle gemiye geri dönmek zorunda kalmışlardı. Çarkçıbaşı Tahsin ve marangoz Ömer’in gayretleri ile karaya raket atılmış, halatlar vasıtasıyla mürettebat kayalıklara güçlükle çıkabilmişti. Fırtınada, yol dahi olmayan dağ patikalarından ilerleyerek 4,5 saatte Saraylar kasabasına varan kazazedelere adalılar fevkalade misafirperver davranmış ve yardım etmiş, evlerini açmışlardı. Kuru elbiseler hazırlamış, köy kahvesinde soba etrafında yemek ikram etmişlerdi. Feridun Demokan, bir telgrafla vaziyetlerini İstanbul’a bildirmiş ve geminin kurtarılabileceğini söylemişti. Kaza haberini alan tahlisiye ve diğer kurtarma gemileri derhal harekete geçirilmişti. ‘Trak’ yolcu gemisi Bandırma’dan yola çıkmış, gece karanlığında kayalık alana yaklaşamamıştı. Ertesi gün kaza mahalline giden Trak gemisi, Kurtuluş’un su yüzeyinde sadece direklerinin görüldüğünü bildirmişti. Trak gemisi Saraylar’dan kazazedeleri alarak İstanbul’a dönerken, Kurtuluş gemisinin hazin sonunu öğrenen gemi mürettebatı gözyaşlarına boğulmuştu. Tonlarca gıda, ilaç ve ihtiyaç malzemesiyle gemi sulara gömülmüştü. Kurtuluş’un gecikmesinden şüphelenen iskeledeki karşılama komitesi, endişe dolu saatlerin ardından kötü haberi almıştı. Bu habere inanamamışlardı, Pire’de duyulmaya başlayan çan sesleri Kurtuluş gemisi için çalıyor, açlıktan kırılan yüzbinlerce insanı ölümün eşiğinden kurtardığı için adeta ağıt yakılıyordu. O gece Atina ve çevresindeki yerleşimlerde Kurtuluş için yas tutuldu… Fakat bu olay Kızılay’ın yardım faaliyetini engellememiş, Dumlupınar, Aksu, Güneysu, Tunç ve Konya vapurları ile yardımlar ulaştırılmaya devam etmişti. Ancak, Yunan halkının gözünde, gelen her gemi Kurtuluş’tu. Savaş sonunda Yunanistan’da bir caddeye Kurtuluş ismi verilmiş, en zor zamanlarında Türkiye’den gelen bu dostluğu asla unutmayacaklarını belirtmişlerdi. O günlerde Cemal Nadir’in imzasını taşıyan bir karikatür yaşanılanların tercümesiydi…
1941-42 yılları arasında maddi değeri 28.861.080 TL tutarında kurutulmuş sebze ve meyve ile 4154 sandık yumurta ve diğer gıda malzemesi gönderilmişti… Kızılay tarafından Yunanistan Kızılhaç’ına 864.294 dolar hibede bulunulmuş, 1500 ton gıda malzemesi gönderilmişti. 5 ton sabun ve Yunanistan’da en çok mağdur olan çocuklara dağıtılmak üzere 2 ton şeker ulaştırılmıştı. Türk Kızılay’ının kayıtlarına göre 75 milyon TL insani yardım yapılmış, Yunan Kızılhaçı’nın kayıtlarına göre de Kızılay’ın yardımları ile 700 bin civarındaki savaş mağduruna sıcak yemek verilebilmiştir.
Savaş’ın getirdiği yıkım ve acıları hatırlamak adına tarihimizde unutulmaya yüz tutmuş nice insanlık dersleri vardır. Türkiye’nin en zor zamanında dost şefkati ile elini uzattığı Yunanistan, bunun en güzel örneğidir. Yurtta barış, dünyada barış ilkesini şiar edinmemiz gereken böylesi günlerde geçmişte yaşanılan acıların tekrar etmemesi temennisi ile…
H.CAN YÜCEL ADALI DERGİSİ