Denizlerimize Ait Hava Tahmin Raporu
10 Ocak 2017Denizlerimize Ait Hava Tahmin Raporu
11 Ocak 2017Tarih,insanlığın ortak mirası ve belleğidir.Arkeoloji ,tarihin belgeliği ve laboratuarıdır.Arkeoloji insanın,uygarlıgın ,kültürün doğuşunu ,evrimi,gelişimi,çöküş ve yeniden yükselişini araştıran ,ölçen,yazan, yorumlayan bize ait bir geçmişten geleceğe uzanan köprü, kazı bilimidir.
İnsanoğlu başlangıçta basit taşıtlarını sığ sularda uzun çubuklar vasıtasıyla zemini iterek hareket ettirdi. Daha derinlere gitmeye karar verdiğinde ilk önce ellerini kullandı, sonra ağaç parçalarını şekillendirerek küreği buldu. Oyma ağaç gövdelerinden daha büyük teknelere ihtiyaç duyduğunda ise, omurga etrafına tahtalar yerleştirerek bugünkü modern teknenin temelini oluşturdu. M.Ö. 4000 yıllarında Mısır’da gerçekleştiği tahmin edilen bu buluş insanlık tarihinin önemli dönüm noktalarından birisini oluşturmuştur.
Tahminen onbeş deniz miline kadar olan deniz mesafelerini kürek gücüyle katetmeyi başaran bu ilk denizciler, bir gün insanlık tarihinde ihtilal yaratacak bir gücü keşfettiler: Rüzgar. Birdenbire hiç kürek sallamadan, istediği kadar yükü hiç düşünemediği kadar uzak noktalara taşıyabilme imkânı çıktı bu ilk denizcilerin önüne. Bu imkân çok geniş kapsamlı bir ticareti mümkün kıldığı gibi, birbirinden çok uzaktaki kültürlerin de birbirleriyle kaynaşmasını sağladı.
Yelkenin tam olarak ne zaman keşfedildigi bilinmemesine rağmen, muhtemelen Mısır veya Mezopotamya’da bulundugu tahmin ediliyor. Arkeologların Mısır’da yaptığı kazı ve incelemelerde bazı mağaraların içinde bulunan M.Ö. 3100 yıllarına ait olduğu sanılan çizimlerde yelkenli tekneler göze çarpıyor.
Peki, bu ilk denizciler yelkeni ve rüzgâr gücünü keşfettikten sonra ne yaptılar? Bir kısmı Kızıldeniz’den geçerek doğuya yöneldi, ama çok daha büyük bir bölümü Akdeniz içinde kalmayı tercih etti. Tarihin ilerleyen çağlarında ilk önce kuzeye, bugünkü Suriye ve Lübnan’in bulundugu Fenike ile ticarete girişti. Denizciliği ilerlettikçe ve Akdeniz’in Miken dünyası gibi diğer bölümlerindeki zengin uygarlıkları keşfettikçe, Anadolu sahillerini geçerek batı ile ticarete başladılar. Tabii her geçiste Anadolu ile iliskide bulundular, ticaret yaptılar ve izlerini bıraktılar.En önemli izleri, bu seferleri yaparken deniz tanrılarının gazabına uğrayarak bu sahillerde batan gemilerle bıraktılar. Bizim hikâyemizin konusunu bu gemiler, yükleri ve gemicileri, ve bunları yüzyıllarca sonra su üstüne ve ışığa çıkaran araştırmacılar oluşturuyor. Tarihin başlangıcından beri kültürlere köprü görevi görmüş olan sahillerimizdeki bu araştırmalar yalnızca bizim tarihimize değil, bize çok uzak olan diğer medeniyetlere de ışık tutuyor.
Dünyanın en önemli sualtı arkeolojik kazıları bizim sularımızda gerçekleşmiş olup bilgi ve değer açısından paha biçilmez eserler de bizim denizlerimizden çıkarılmıştır. Yirmi yılı aşkın bir süredir gerçekleştirilmekte olan araştırmalar sonucu yüzün üzerinde batık alanları tespit edilmiş, bunlar kaydedilerek Kültür Bakanlığı arşivlerinde yerlerini almışlardır. Anadolu tarih boyu medeniyetlere kucak açmış, denizlerimiz de medeniyetler arası ilişkiler için bir köprü görevi görmüştür.